Pandeminin ilk günlerinden bu yana, çeşitli deneyim paylaşımlarında, toplantılarda ya da anket ve konuşmalarda öğretmenler sıklıkla şunu dile getirdi: “Hepimizin eğitimde rolleri değişti, sorumlulukları dönüştü. Eğitimi yeniden düşünmemiz lazım.”
Salgınlar, yangınlar, depremler… Savaşlar, iklim krizi, yoksulluk… Değişen koşullar bizi her seferinde yeni bir normale sürüklüyor. Bildiklerimiz bugünü anlamamıza ancak yeterken, ileriyi görmek git gide zorlaşıyor. Eğitimin, okulların, öğrenmenin ve öğretmenin geleceği ise belirsizliklerle dolu.
En zor zamanlarda bile, öğretmenlerin geliştirdiği çözümler tüm eğitimcilere umut veriyor. Pandemi sürecinde umut veren örneklere alan açmak için Harvard Üniversitesi, Indiana Üniversitesi, Melbourne Üniversitesi gibi dünyanın önde gelen üniversitelerin eğitim fakültelerinden akademisyenlerin oluşturduğu "Silver Lining for Learning" yayını son blog yazısında Öğretmen Ağı'nı ağırladı.
İzmir Seferihisar merkez üssünde gerçekleşen 6.6 şiddetindeki deprem bölgede ciddi bir tahribat ile sosyal ve psikolojik bir sarsıntı yarattı. Öğretmen Ağı olarak depremden fiziksel veya psikolojik olarak etkilenen, uzaktaki ve yakındaki öğretmen, idareci, ebeveyn ve çocukların bu dönemde yararlanabileceği çalışmaları Ağ’ın yaygınlaştırma gücü ile herkese açmak istiyoruz.
“Mesleki tecrübem olsa da endişe, heyecan, korku ile karışık duygular içindeyim.”
“Sosyal mesafeli etkinlikler ve uygulamalar düşünüyorum örneğin ama bildiklerimi revize edemiyorum, dönüştüremiyorum. Her an çocukları ve kendimi riske atacakmışım gibi hissediyorum her hareketimle.”
Bir okulda öğrenciyi çevreleyen neredeyse her şey, eğitim ortamı kapsamı içinde düşünülür. Uzaktan eğitim ile birlikte ise evlerimiz yeni bir eğitim ortamı haline geldi. Salgın öncesinde eğitim ortamlarını analiz eden göstergeler çoğunlukla ilgiliydi. Peki evlere taşınan eğitimi izlemek ve değerlendirmek için nelere ihtiyaç var? ARKA PLAN’ın bu bölümünde, her çocuğun nitelikli öğrenme ortamına sahip olabilmesi için gereken çevresel koşulları, hayatın eve sıkışmasıyla birlikte doğan fiziksel ve psikolojik sorunları mevcut verilerle tartışmaya açıyoruz.
“Problemlerle olan yakınlığını biliyorum... Problemleri fark etmek üzerine gitmek yaptığın bir şey; yapmadıkların için yazıyorum. Bu Program ile yepyeni bir sayfa açmayacaksın, yepyeni bir defter alacaksın. Problemi çözerken dağılmaların bitecek. Yolu göreceksin... Yolun çizgileri yolculuğunu rahat ettirecek. Başaramadığın projeleri bu yöntemlerle yapabileceksin.
Uzaktan eğitim başladı. Öğretmenler seminer döneminin başından bu yana okullarda, birkaç hafta içinde, çocukların da tekrar okula dönmesi planlanıyor. 2020-2021 eğitim-öğretim dönemi hepimiz için yeni, yaklaşık 6 ay sonra döndüğümüz okullarda ilk kez hibrit eğitim modeli uygulanacak, sınıflarda fiziksel mesafeye uyulacak, ders sırasında maske takılacak. Peki pandemide öğretmenler ve öğrenciler nasıl okula uyum sağlayacak?
Belirsizlik ortamında yön bulabilme, bir problemle karşılaşıldığında sorunun sebeplerini görebilme, değişim yaratabileceğine dair kendine inanma… Hepimizin ihtiyaç duyduğu bu beceriler bir öğretmenin gündelik yaşamını kolaylaştıran, yalnızlık hissini azaltan ve mesleki memnuniyetini artıran en önemli beceriler arasında yer alıyor. Eğitim Reformu Girişimi ve Öğretmen Ağı işbirliğiyle yayımlanan ARKA PLAN’ın bu bölümünde, öğretmenin yaratıcı özgüvenini ve bunun eğitimde yarattığı değişimi keşfediyoruz.
Okulu çok özlemişiz, değil mi? Seminer dönemiyle kavuştuğumuz sınıflarımızı, teneffüste içtiğimiz çayın tadını, hatta teneffüs zilini ve tabii ki birbirimizi. Bugün uzaktan başlayan yeni eğitim-öğretim dönemi, yakında tekrar okullara taşınacak.
