Çar, 02/14/2024 - 16:43 tarihinde arzukupsar@gmail.com tarafından gönderildi

Yayın Tarihi

Hiyerarşisiz Sınıf İklimini Birlikte İnşa Etmek

Yazar: Arzu Kupsar, Matematik Öğretmeni, Öğretmen Ağı Değişim Elçisi

Hiç düşündünüz mü, yapay zekâ çağında hala tek bilgi sahibinin öğretmen olduğu geleneksel inanışı ile kurgulanan ders ortamları öğrencinin ihtiyaçlarını ne ölçüde karşılıyor?  Her ev, bina stili, mekân tasarımı hızla değişirken yüzyıldır sınıf oturma düzeni, tahtada öğretmen figürü neden hiç değişmiyor? Deneyimli Öğretmen olarak Öğretmen Ağı Yaratıcı Problem Çözme Programı (YPÇ) sayesinde beni çok heyecanlandıran öğretmen-öğrenci katılımı ile bu soruların peşine düştüğümüz bir süreci deneyimledim. Yetişkin tavırlarımızı dizginleyerek öğrencilerden gerçek düşüncelerini dinleme fırsatı bulmak, onlarla birlikte çalışmak, yeni bir şey inşa etmek katılım gösteren herkes için muazzam bir deneyim oldu.

Eğitim ortamlarında “Çocuk Katılımı” çocukların yeterli bilgi ve deneyime sahip olmadığı inanışıyla yetişkinlerin kendilerini karşılıklı fikir alışverişlerinin çok dışında, otoriter bir yerde konumlandırması ile sekteye uğruyor. Aileden başlayarak yetişkinlerin “Senin için her şeyin en iyisini ben düşünür ve karar veririm.” tutumu çocuğun eğitim yaşamı boyunca devam ederek kendi fikirlerini ifade etme hakkını baskılıyor. Yetişkinlerin güç figürü olarak öne çıktığı bu tabloda çocuk katılım haklarından haberdar olsa bile yargılanacağı, ayıplanacağı, akranları arasında komik duruma düşeceği endişesi ile fikrini ifade etmekten çekiniyor.  YPÇ sürecimizde çalıştığımız öğrencilerin dikkat çektiği önemli noktalardan not aldığım birkaç tanesini paylaşmak isterim :

“Bir fikrim var ancak kabul görmeyeceğini bildiğim için söylemeye değmez.”

“Beni gerçekten dinlemiyor öğretmen, ‘Böyle yapman senin için en uygunu olur.’ diyor.”

“Fikrimi söylersem azarlayabilir, kızabilir, o yüzden söylemiyorum.” 

Bu haklı ifadelerin ışığında düşünelim; gününün büyük bir kısmını okulda geçiren bir çocuk öğrenme ortamının düzenlenmesinde, kendini ilgilendiren konularda fikir beyan etmekte neden hak sahibi değil?

Katılım göstermenin önündeki engelleri konuşurken öğrenciler açısından da dirençle karşılaştık. Öğrenci otoriteye alışmış, katılım göstermeyi istiyor ancak nasıl göstereceğini bilmiyor, “Doğru mu yapıyorum? Yanlış mı yapıyorum?” diye yine yetişkine sormaya ihtiyaç duyuyor, onay bekliyor. 

YPÇ sürecimizi ismini Kronos olarak seçtiğimiz; iki branş öğretmeni ve Öğretmen Ağı’ndan bir deneyimli öğretmen ve dört öğrencimizden oluşan oldukça farklı fikirlerin havada uçuştuğu grubumuzla deneyimledik. Peşine düştüğümüz soru “Eğitim ortamlarında gençlerin/öğrencilerin katılım olanaklarını nasıl geliştiririz?” oldu. Aktif katılımın sağlanamamasının nedenleri üzerine derinleştiğimiz grup çalışmalarının sonucunda öğrencilerimizin açıkça ifade ettiği üzere öğrenci fikirlerinin karar süreçlerinde dikkate alınmaması, öğretmen-öğrenci-idare arasında hiyerarşinin oluşturduğu mesafe, hem akran hem de öğretmenler arasında yanlış anlaşılma, aşağılanma kaygısı ile fikirlerinin ifade edememe şeklinde problemin görünen yan etkilerini belirledik. Ayrı bir madde olarak öğrenme ortamının farklı ihtiyaçları olan öğrenciler dikkate alınmadığı için kapsayıcı olmadığı notunu düştük. Problemin olası köklerini iki aşama olarak belirledik; ilki, öğrencide yanlış yapma korkusu harekete geçmesini ve katılımını kötü etkiliyor. ikincisi, eğitim-öğretim ortamının tek taraflı-öğretmen odaklı olması katılımı engelliyor.

Sorgulamalarımızın sonucunda yaratmak istediğimiz etkinin “Öğrencinin fikirlerini yargılanmadan ifade edebileceği, öğrencinin aktif katılımı ile derslerin işlenebileceği eğitim ortamlarının sağlanması.” oldu.

Anladık ki bu etkinin oluşabilmesi için öğrencinin günün büyük bir bölümünü geçirdiği okul ortamına aidiyet hissinin de demokratik ortam ile doğru orantılı olarak değişmesi gerekiyor. Konunun uzmanları, öğretmenler, idareciler, literatür tarama ve akranlar ile görüşmelerin sonucunda  “Öğretmen öğrenci arasındaki hiyerarşi aktif katılımın önünde engel oluşturmaktadır.” iç görümüze ulaştık. Hiyerarşi yalnızca öğrenciyi değil, müdür ve öğretmenler arasındaki ilişkiyi de çoğu zaman baskı ile kendini gösteriyor. 

Problemin nedenleri üzerinde geçirdiğimiz uzun saatlerin sonunda ulaştığımız iç görü ile nihayet sıra “Nasıl Yapabiliriz?” kısmına geldi. “Öğretmen ve öğrencinin hiyerarşisiz bir sınıf iklimini birlikte inşa etmesini nasıl sağlarız?”

“Birlikte İnşa Edelim” isminde bir oyun yaratarak güven, işbirliği, duygu, aidiyet, empati kartları içeren bakış açımızı geliştiren, farkındalık sağlayan bir kutu oyunu tasarlamaya, oyunun ayrıca bir online versiyonunu tasarlayarak deneyimlediğimiz alanın yalnızca sınıf ile kısıtlı kalmamasına karar verdik. Oyunun kurgusunu hem bireysel hem grup olarak öğrencilerin öğretmen ile kendilerini ortak ve eşit bir alanda karşılıklı fikirlerini ifade edebileceği, kendi yargılarını sorgulayabileceği, karşısındaki kişinin görüşlerini gerçekten dinlediği bir zemin olarak tasarladık. Oyunun samimi, eğlenceli, farklı görüşlerin tartışılabildiği uzlaşmacı dilinden yararlanarak çözümümüzün uzun vadede öğretmen-öğrenci arasında otorite ortamını birlikte inşa edecekleri bir sınıf iklimi yaratılmasında ilham olmasını dilerim.