Çar, 11/22/2023 - 14:01 tarihinde halukgoksel tarafından gönderildi

Yayın Tarihi

Çanakkale, Biga, Karabiga… Karabiga?!

Öğretmen Ağı, adını henüz kendisinin de bilmediği zamanlardaydı. Türkiye’nin farklı illerinden, ilçelerinden öğretmenler başlangıç grubunda, bir araya gelmiş, birbirlerini tanımaya başlamışlardı. Sorunları belirleyip çözüm üretmek amacıyla yola çıkmışlardı. Bunun için, kendi potansiyelleri dışında Öğretmen Ağı’na destek veren vakıflar da yanlarındaydı.

Sibel’le burada tanıştık. Sibel, İstanbul’da Koç Vakfı’nın desteklediği proje kapsamındaki bir okulda, faaliyetlerde görev almış, okulunda birçok konuda çalışmalar yapmış bir İngilizce öğretmeniydi. Şimdi Karabiga’daydı. Ve belli ki Karabiga’da da yerinde duramıyordu. Kendisiyle ilk kez karşılaştığım bu toplantıda, velilerin bulunduğu okulla ilişkisini güçlendirmek istediğini dile getirdi. Ailelerin, çocuklarının gelişimi ve okulla ilişkileri konusunda sorumluluk üstlenmeleri için nasıl desteklenebilecekleri ve öğretmenlerin, bu işbirliği için neler yapabileceği üzerine birlikte düşünmeye, konuşmaya başladık: Anne Çoçuk Eğitim Vakfı (AÇEV), anne babalara yönelik gerçekleştirdiği seminerler ile bu konuda destek olabilir miydi? Çocuklarla çalışma konusunda öğretmenlere yönelik neler yapılabilirdi?

Öğretmen Ağı yürütücü ekibinin de süreç boyunca takibi ve desteğiyle, AÇEV olarak Karabiga Mustafa Kemal Ortaokulu’nda velilere ve öğretmenlere yönelik bir seminer yapmaya karar verdik. Kurumlarla gerçekleşen zorlu yazışma ve onay sürecinden sonra nihayet, 13 Mart tarihinde Karabiga’ya gitmeye hazırdım. Peki ama neredeydi Karabiga? Biga’yı duydum, ama ya Karabiga? Sonrasında öğrendim ki Biga ilçesinin yemyeşil tarlalarının içinden geçilerek gidilen, 4000 nüfuslu bir sahil kasabasıymış; giderken yolda keyifle leylekleri de izleyebildiğiniz.

Kasabaya dair biraz detaylı bilgi vermek gerekirse; Karabiga’da, bir okul öncesi sınıf, bir ilkokul ve bir de ortaokul var. Gözlemlediğime göre, öğretmenlerin birçoğu, Biga’dan veya Çan ilçesinden gelip gidiyor. Yani kasaba ile bağları çok yok. Kasabadaki okullarda bir psikolojik danışman yok. Başka ilçeden Rehberlik ve Araştırma Merkezi’nden ayda bir gün ziyarete gelip gidiyorlar. Velilerle, genelde, bir problem olunca veya akademik gelişim, yani not üzerinden iletişim kuruluyor…

Biz, ilk semineri velilerle gerçekleştirdik. Çoğunlukla annelerin katıldığı seminerde, az da olsa babalar vardı. Seminerde çocuklarla iletişim, akademik başarı gibi konular, en çok sorunun geldiği konulardı. Anne-babaların soru sorma ihtiyacı o kadar fazlaydı ki seminerden sonra bire bir soru sorabilmek için ayrıca yarım saatten fazla sıra bekledi birçoğu. Öğle yemeğinde dahi kısa bir aile danışmanlığı süreci yaşandı…☺ Etkileşim böyle yoğun olunca, velilerle ne tür çalışmalar yapıldığını da daha iyi anlama fırsatı buldum. Belli ki öğretmenler, velilerle görüşürken genellikle bir okulda öğrenciyle yaşanan bir sorun üzerine veya akademik başarı odaklı görüşmeler veya toplantılara ağırlık veriyor; gelişim, iletişim gibi konularda, gelişimsel bir müdahale yöntemi pek de kullanılamıyor.

Öğleden sonra, velilerle vedalaşıp öğretmenlerle bir toplantı gerçekleştirdik. Bir saat on beş dakika olarak planladığımız çalışmayı, ilçeye giden son servise binmemeyi göze alarak 2 saatten fazla sürdürdük. O kadar keyif aldım ki günün yorgunluğunu sohbet ederek attım. Öğretmenlerin, çocuklar hakkında konuşma istekleri çok fazlaydı. Yıllar önce Bursa’nın Büyükorhan ilçesinde başladığım öğretmenlik hayatımı hatırladım. Öğretmen ve veli seminerleri ile bir çocuğun sorununu çözebilmek için ihtiyaç duyduğum süpervizyon desteğini almak için sık sık Bursa’daki deneyimli arkadaşlarım ve hocalarımı arardım. Kendimden de çok iyi biliyorum ki; öğretmenlerin, birbirleriyle konuşmaya ihtiyacı var. Sınıftaki sorunlarını, bir moderatör aracılığıyla tartışınca kendileri çözümün büyük bölümünü zaten buluyorlar. Öte yandan, bu tür küçük yerleşim yerlerinde konu uzmanlarının gelmesi, bir yenilenme hissi de sağlıyor.

İşte bizim toplantımız da, bu durumun kaçınılmaz bir sonucu olarak, bir nevi mesleki paylaşım çalışmasına dönüştü. Benim orada olmamın belki en önemli faydası, Öğretmen Ağı’nda yapmayı hedeflediğimiz gibi, böyle bir etkileşim ortamını sağlamak oldu. Öğretmen Ağı en başından beri paylaşım ve destek grupları için fırsatlar sunmak için çalışıyor. Ağdaki her öğretmenin farklı deneyim ve uzmanlığı var. Öğretmenler, birbirlerini davet ederek okullarda bu tür çalışma grupları düzenleyerek çok daha fazla etki alanı yaratabilirler. Karabiga deneyimimiz bunun için çok güzel bir örnek oldu. Bunu artırmak, yaygınlaştırmak için çalışmalarımıza devam ediyoruz :)

Bu buluşmanın gerçekleşmesi için Sibel Öğretmen’in emeği büyük. Teşekkürler Sibel!

Yazar: Ahmet Çetin, AÇEV Aile Eğitimleri Sorumlusu