Çar, 11/22/2023 - 14:01 tarihinde halukgoksel tarafından gönderildi

Yayın Tarihi

Adhokratik Topluluklar: Değişimin Başladığı Yer

Yazar: Günalp Turan

Sahadaki paylaşımlarımızın birçoğunda karşılaştığım öğretmenler, sınıflarındaki uygulamaları, stratejilerini ve donanımlarını önemsiz görme, hatta yok sayma eğilimine sahip. 5 senedir birlikte çalıştığım eğitimciler, uzmanı oldukları konularda bile “Yine de bir hocaya soralım.” veya “Şu kurumdan bir uzman çağıralım.” cümlelerini sıklıkla kuruyorlar. Öğretmenler yaptıklarının, uzmanlıklarının ve deneyimlerinin değersizleştirilmesini çokça görmüş ve bunun neticesinde bu durumu iyice kanıksamış durumda. Eğitimde yerleşen bu anlayışın ciddi bir kısmının bireyin ve toplulukların değerini görmeyen bürokratik yapılardan kaynaklandığını düşünüyorum. Bu anlayışı tersine çevirmek için eğitim ekosistemine Öğretmen Ağı olarak önerdiğimiz model ise adhokratik işleyiş.

Adhokrasi kendi başına yeni bir model olmasa da, eğitim ekosistemi için dönüştürücü bir yaklaşımsal önerme. Öğretmen Ağı içerisinde üzerine düşünmeye, çalışmaya bir süredir devam ettiğimiz bu kavram, eğitimciler tarafından henüz yaygın olarak bilinmiyor. Öğretmen Ağı İçerik Danışmanı Kenan Çayır’ın “‘Adhokrasi’: Öğretmenler Adına Değil, Öğretmenlerle Birlikte Bir Ağ Olmak” yazısından kısaca hatırlatmak gerekirse; adhokrasi kavramının kökeni “amaca özel/yönelik” gibi bir anlama sahip olup, bürokrasiden farklı olarak daha yatay ilişkilerle ve bir amaç doğrultusunda bir araya gelen ve esnek çalışan gruplardan oluşan bir örgütlenme kültürünü tanımlamak için kullanılıyor. Bu işleyiş aslında, bizi özgürleştirmenin de ötesinde, yarattığımız veya yaratabileceğimiz derinlikli etkiyi de ivmelendirme potansiyeli olan bir model olarak karşımıza çıkıyor. Peki neden hepimizin usandığını dile getirdiği, olumsuz birçok anlamda kullanılan bürokrasi yerine adhokratik bir işleyiş eğitim ekosisteminde daha da yaygınlaşamıyor?

Kavramın ve içerdiği esnekliğin henüz çokça yaygınlaşmamasının sebeplerinden birinin, bu işleyişin ürettiği değerin yeterince anlaşılamamasına yoruyorum. Alışık olduğumuz bürokratik sistemler kağıt üzerinde işler gözüktüğü ve etkileri, pozitivist bir anlayış ile girdi ve çıktı

bağlamında oldukça görünür kılınabildiği için işleyişin kendisi pek de sorgulanmıyor. Örneğin, öğretmenlerin “güçlendirilmesi” hedefiyle çeşitli eğitimler yöneticiler tarafından kararlaştırılıyor, uygulanıyor ve öntest-sontest uygulamaları ile nasıl bir etki üretildiği gösterilmeye çalışılıyor. Alışageldiğimiz bu düzen sorgulanmadığı sürece kulağımıza anlamlı da geliyor. Fakat, hayat bizlere yukarıdan-aşağıya sistemlerin ele alabileceğinden çok daha karmaşık problemler sunuyor. Bu sebeple eğitim ortamlarının üretebileceği etki de aynı ölçüde karmaşık oluyor.

Melike Ergün’ün bu faaliyet raporunda yer alan “Ekosistem Modelinin Mümkün Kıldığı Değer” başlıklı yazısında değindiği üzere, Öğretmen Ağı’nda değer odaklı bir etki anlayışıyla, kısa süreli etkileşimlerin ötesine geçen, katılımcı/eğitmen rollerini kullanmayan, uzun ömürlü ve amaca yönelik etkileşimleri eğitim ekosistemi için kritik görüyoruz. Adhokratik işleyiş, tam da bu değer anlayışına uygun bir şekilde çalışmamıza izin verdiği için benimsiyoruz.

Bizlerin adhokratik topluluklar dediği bu öğretmen gruplarında nasıl bir değer üretildiğini daha da görünür kılabilmek adına, Wenger, Trayner ve de Laat tarafından oluşturulan bir modeli esas alarak hazırladığımız değer odaklı izleme çerçevemiz küçük toplulukların dalga dalga büyüyen etkilerini görünür kılıyor.

2020 yılında, COVİD-19 salgınıyla beraber okulların kapanma sürecinde, farklı illerden bir araya gelen 15 Değişim Elçisi psikolojik danışman ve rehberin oluşturduğu Çevrimiçi PDR adhokratik topluluğu, birbirleri ile dayanışıp birlikteliklerinden beslenirken, bir yandan da diğer öğretmenler ve öğrenciler için neler yapabileceklerini kendilerine sordular. Bunun üzerine, uzaktan eğitim sonrası okula uyum sürecini kolaylaştırmak için ihtiyaç duyulacak araç ve uygulamaları içerecek bir kitin hazırlığına başladılar.

Çevrimiçi PDR adhokratik topluluğunun hikayesi ve değer odaklı izleme bizlere, motive olmuş ve belli bir amaç doğrultusunda bir araya gelen öğretmenlerin, inisiyatiflerinin desteklendiğinde, bürokrasinin getirdiği hantallık ve hiyerarşiden uzak sivil bir ortamda olduklarında ve yeterli desteği bulduklarında diğer aktörleri ve hatta içinde bulundukları sistemleri dönüştürme kudretine sahip olduklarını gösteriyor. Bu yolculuk aynı zamanda, Öğretmen Ağı içerisinde öğretmenlerin üretebileceği birçok yeni kaynağa bir kapı aralamış oldu ve başka öğretmenler tarafından üretilecek olan “Veli-Çocuk Tanışıklığı Kitapçığı” ve “Eğitimde Eleştirel Dijital Okuryazarlık: Öğretmenden Öğretmene El Kitabı”nın da hazırlanmasına ilham verdi.

Öğretmen Ağı insanları olarak bizler, adhokratik toplulukların etkisinin bununla sınırlı kalmadığının farkındayız. İzlediğimiz yaklaşımın birçok kişiyi, kurumu ve özellikle okulları dönüştürdüğünü öğretmenler aracılığıyla ilk elden biliyoruz. Öğretmenlerin ürettiği çıktıların üniversitelerde çeşitli derslerde kullanıldığının ve öğretmenler adaylarının bu çıktılardan faydalanarak güçlendiğini gün geçtikçe sayısı artar şekilde duyuyoruz. Tüm bunları anlamlandırmak ve birleştirmek için, halen süren bir araştırma sürecini de yine öğretmenlerle birlikte yürütüyoruz.

Böyle hikayeler bana, Ağ içerisinde çokça söylediğimiz “Eylem umudu doğurur.” cümlesini hatırlatıyor. Değersizleştirilen ve itibarsızlaştırılan öğretmen emeğine karşı, bu eylemlerin çok güçlü birer cevap olduğunu, mikro ve makro ölçekte sistemi değiştirdiğini, aşağıdan yukarı dediğimiz sosyal hareketi güçlendirdiğini görüyorum. Çok katmanlı, derinlikli ve birçok eğitimin paydaşına değer üreten, bizlerin adhokratik topluluklar dediği öğretmen toplulukları eğitimde hedeflediğimiz değişimin kalbini oluşturuyorlar.

*Bu yazının orijinali Eylül 2020-Aralık 2021 Öğretmen Ağı Faaliyet Raporu’nda yayınlanmıştır.


Günalp Turan Hakkında

2017 yılında Boğaziçi Üniversitesi Yabancı Diller Eğitimi bölümünden mezun oldu. Üniversite yılları boyunca edebiyat, psikoloji ve dilbilimi alanlarında farklı seçmeli dersler alan Günalp, son yılında Robert Koleji’nde stajyer öğretmen olarak çalışmanın yanında Öğretmen Ağı’na katıldı. Mezun olduğunda ekibe tam zamanlı bir üye olarak katıldı.

Günalp çocukluğundan beri ilgilendiği eğitim bilimlerine ek olarak dillerin nasıl edinildiğini ve farklı kültürlerde kullanıldığını anlamaya çalışmaktan çok keyif duyuyor. Bunların dışında; Günalp, okumaktan, yemek yapmaktan, bitkileriyle ilgilenmekten ve farklı yerlerde kaybolmaktan hoşlanıyor. Nihai hayali, hayatında bir noktadan sonra kendine mutlu bir şekilde yaşayabileceği, denize yakın sakin bir yer bulmaktır.



Öğretmen Ağı; öğretmenlerin, meslektaşları ve farklı disiplinlerden kişi ve kurumlarla bir araya gelerek güçlendiği bir paylaşım ve işbirliği ağıdır. Ayrıntılı bilgi için tıklayın.