“Herhalde 200’den fazla araştırma yönettim, 200’den fazla araştırmanın derinleri içinde eyleştim, eşelendim. Bir kelimeyle Türkiye toplumunu tarif et desen bunca araştırmadan sonra benim söyleyeceğim cevap ‘ikirciklilik’ olurdu.” -Bekir Ağırdır, KONDA Araştırma ve Danışmanlık Genel Müdürü ve Yazar

Eğitimle bağı kopmayanların hikayelerini dinlediğimiz Sıra-Dışı Konuşmalar podcast serisinde sıranın arkasındaki ve dışındaki hayatın bağlantısını kurmayı hedefliyoruz. Satırlarını okuduğunuz bu bülten, podcastte konuşulanları ve dahasını sizlerle buluşturuyor.

4 Nisan 2023 tarihinde Aposto Radyo’da yayınlanan bölümde konumuz, Eğitimin toplumsal ilişkiler üzerindeki etkisi ve bir arada yaşamla ilişkisi. Konuğumuz ise KONDA Araştırma ve Danışmanlık Genel Müdürü ve Yazar Bekir Ağırdır. Sohbetin moderasyonu için mikrofon başında Öğretmen Ağı Kolaylaştırıcı Ekip Üyesi ve Podcast Sunucusu Yakup Yıldırım bulunuyor.

Yaşanan depremler sonrası bir arada yaşam konusun hiç olmadığı kadar önceliğimiz haline geldiğini deneyimlediğimiz bugünlerde bu Sıra-Dışı Konuşma’nın detaylarını birlikte inceleyelim. Keyifli okumalar. 

Okul sıralarında neler var?

“Az ilgime rağmen bile ODTÜ’de aldığım eğitimin bana müthiş bir katkısı varmış ama ben o katkıyı o tarihlerde doğru anlayamamışım. Sonraları çok faydasını gördüm. Farklı düşünmeyi ya da analitik düşünmeyi hep üniversitede öğrendim.”

Bekir Ağırdır, Denizli’nin Çal ilçesinde doğmuş. İlkokulu Gazi İlkokulunda okuduktan sonra parasız yatılı okul sınavlarını kazanarak Denizli Lisesinde hem ortaokul hem lise eğitimini tamamlamış Ağırdır. Ortaokul ve lise eğitimini tamamlayabilmek için 11 yaşında ailesinin yanından ayrılan Bekir Ağırdır yatılı okulda okuduğu dönemde cuma akşamları kilitlenen ve hafta sonu boyunca kilitli kalan kapıların çok uzun süre kendisinde bir travma yarattığından bahsediyor; “Çok uzun süre boyunca cuma akşamları ve pazar akşamları yalnız kalamazdım, kalamadım hayatım boyunca.” diye ekliyor.

1973 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümünü kazanarak Ankara’ya giden Bekir Ağırdır’ın kendisinin tebessümle anlattığı, bizlerin de dinlerken yüzüne bir gülümseme yerleştiren de bir anısı var.

“1973’de ilk defa Ankara’ya gelince bir büyük şehir görmüş oldum. Ankara’da Kavaklıdere’ye çıkıp da manavda semizotunun parayla satıldığını görünce Kızılay postanesinden dedeme mektup yazmıştım; “Dede semizotunu parayla alıyorlar.” diye. Çünkü semizotu benim kasabamda bağlardaki yabani ottu ve toplar, çapalar atardık onu.”

Ankara ve Orta Doğu Teknik Üniverstesi’ni çok büyük bir aşkla anıyor Bekir Ağırdır. Kasabadan, Anadolu’dan gelmiş bir çocuk olarak Orta Doğu’nun atmosferi ve imkanlarının hayatını biçimlendirdiğini düşünüyor.

Sıra-Dışında ne var?

“Diğerlerinden, ‘öteki’ diye tanımladığımız insanlardan, kümelerden, kimliklerden kendimizi korumak için inşa ettiğimiz duvarı o kadar yükselttik ki farkında olmadan o duvar kendi hapishanemiz oldu; ya da ötekilerden ürettiğimiz öylesine korku hikayeleri var ki ya da öcü hikayeleri, giderek o öcü hikayeleri kendi hortlaklarımız oldu ve kendi hapishanelerimize çekildik.”

Toplumları ve onların davranışlarını, tercihlerini anlamaya yönelik araştırma yapmak beraberinde bir ‘hafıza’ da yaratıyor. Toplum ve onu var eden unsurlar her ne kadar değişken olsa da, geçmiş dönemlerde yapılan saha araştırmaları da içinde bulunulan topluma dair çok şey söyleyebiliyor. Bugüne kadar 200’den fazla araştırmayı yönetmiş olan Bekir Ağırdır yaptığı değerlendirmede Türkiye toplumunun yapısını birey olma konusunda çok arzulu ve gayretli ama yurttaş olmak konusunda, ortak hayatta ise çok tedirgin, ikircikli olarak değerlendiriyor. 

“Türkiye insanı bireysel hayatıyla ortak hayatı farklı parametrelerde farklı değer setleriyle yaşıyor. Yani bireysel hayat çok mutlu, arzulu, gayretli, sorun çözücü, çoğulcu. Ancak ortak hayata gelince de bütün bunların tam tersi; umutsuz, daha tedirgin ve ikircikli davranan. Bireysel hayatında ne kadar çoğulcu ise ortak hayatında o kadar tekçi ve temkinli davranır.”

Bazı problemleri açıklarken kimi zaman kolay yollara kaçarız. Bir sorun olur, kendimizce sorunun kaynağını değil de başka şeyleri söyleriz, örneğin genç kuşaktan ve onların hayata bakışlarından hoşlanmıyorsak hemen “Eğitim çok bozdu.”, “Bu nasıl eğitim?” deriz ya da toplumsal herhangi bir meseleyi hemen “eğitimsizliğe” bağlarız. Bu ve bunun gibi örnekleri çoğaltmak mümkün. Toplumsal sorunlar ve bu sorunların çözümü için eğitimin rolünden öte eğitimin kökünde yatan bir probleme parmak basıyor Bekir Ağırdı.

“Bizdeki eğitimin birkaç tane problematiği var. Eğitimin teknik kurgusuna dair bilinen problemlerin ötesinde, eğitimin arkasında devletin kurguladığı ve meramı olan temel bir mesela var. Bizim devletimiz yurttaşların analitik düşünmesini ya da yurttaşların yurttaş olmasını arzulayan bir eğitim eğitim sistemi felsefesine sahip değil. Tam tersine eğitim sistemi devlete karşı yurttaşlarına ödevlerini öğretmeye dönük.”

Öğretmen Ağı’nın destekçileri arasında da yer alan Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı (BAYETAV) 2022 yılının Mart ayında İnsan ve Toplum çalışmaları çerçevesinde “Türkiye’de Bir Arada Yaşarız Araştırması: Kutuplaşan Toplumda Bir Arada Yaşama Kapasitesi” başlıklı bir araştırma yayımladı. Bu araştırmanın nicel verileri ise KONDA Araştırma ve Danışmanlık tarafından toplandı. Araştırmanın bulgularını da düşününce; bir arada yaşamı nasıl mümkün kılabiliriz, bu konuda bireyler olarak bizlere neler düşüyor? Neleri yapmalı, nelerden vazgeçmeliyiz?

“Şimdiye kadar kendi kimliğinden farklı diye belki selam vermekten kaçındığı ya da ‘Günaydın.’, ‘İyi akşamlar.’ demediği karşı komşunun aynı işsizlik derdiyle meşgul olduğunu, aynı geçim derdiyle, yoksullukla, adaletsizlikle dertlendiğini gördükçe bütün o soyut anlatı anlamını kaybediyor. Burada gerçek bir hayat üzerinde yeni bir temas ve yeni bir birbirini tanıma imkanı var ama bunu pratiğe yansıtamıyor belki. Henüz apartmanından dışarı taşıp sokaklarda da diğerlerini bu kadar kolay kabullenmek, anlamak konusunda aynı heyecanı duyamıyor. (...) yapılması gereken bence şu; senin benim gibi memleketin geleceği için burnunun direği sızlayan insanların yapabileceği şey bu arzuyu gayrete çevirebilecek ya da fikrî değişimi pratiğe çevirebilecek ilişki ve diyalog platformlarını, temas alanlarını çoğaltmak.”

Eğitim, yalnızca kendi sınırları içinde ve statik ögeler taşıyan bir alan değil; yaptıklarıyla, yapamadıklarıyla, farklı metotlar ve yaklaşımlarla toplumsal dinamikleri etkiliyor. Öyle ki değişen ilişkiler, kamusal yaşamın canlılığı ve varlığı, toplumların refahı ve mutluluğu denildiğinde de ilk akla gelen alanlardan biri eğitim. Ama şüphesiz sadece bununla da sınırlı değil. Makro düzeyde ulusal ya da küresel pek çok mesele de, mikro anlamda bireyi ilgilendiren pek çok unsur da eğitimin gündemine girebiliyor ya da eğitim bu gündemlerin içerisinde kendine yer bulabiliyor. 

Eğitimin toplumsal ilişkilere etkisi, eğitim ve birlikte yaşam arasındaki ilişki ve bu konuda yapılan araştırmaların sonuçlarını konuştuk Bekir Ağırdır ile sohbetimizde. Bu sohbetin devamı ve detayları için sizleri Aposto Radyo’da yer alan Sıra-Dışı Konuşmalar | Bir Arada Yaşamak podcast bölümünü dinlemeye davet ediyorum.

Eğitimle bağı kopmayanların hikayelerini dinlediğimiz podcast serisi Sıra-Dışı Konuşamalar’ın yeni bölümü iki haftada bir yayında. Sıra-Dışı Bülten bölümün hemen ardından sizlerle buluşuyor. Bir sonraki Sıra-Dışı Bülten’de görüşünceye dek, hoşçakalın.

Öğretmen Ağı İletişim Sorumlusu,
Ekin Gürsu.

*Bu bülten ilk olarak 7 Nisan 2023 tarihinde Sıra-Dışı Bülten #2: bir arada yaşamak başlığıyla Aposto'da yayınlanmıştır.