Çar, 11/22/2023 - 14:01 tarihinde halukgoksel tarafından gönderildi

Yayın Tarihi

İnsan İnsanla Yaşar

Yazar: Serpil Hizmetçi

İnsan bir şeye ihtiyacı olduğu anda ilk önce ailesine koşarmış. Bazen maddi destek, bazen sevildiğini hissetmek, bazen de sadece yalnız olmadığımızı hissetmek için ailemize sığınırız, en yakınımızda olan ve bize güven veren ailelerimize. Peki ya ailemin, yakınlarımın hepsi benimle aynı durumda, belki de daha da kötü durumdaysa? Memleketim yıkılmış, çocukluğum yok olmuş, bütün yakınlarım yıkık bir şehirde kalmışsa? Annem, babam ve iki çocuğumla gün aydınlanıncaya kadar telefondan duyduğumuz her ses için şükrettik. Duyamadığımız her ses için de sadece dua ettik.

Deprem beni uykudan uyandırdığında, çocuklarımı aldım kollarımın altına her annenin yaptığı gibi. Defalarca tek bir cümleyi tekrar ettim. “Allahım lütfen depremin merkezi Mersin olsun.” Sanki kalbim biliyor ama beynim reddediyor gibiydi. Arabaya varana kadar kız kardeşime ulaştım. “İyiyiz abla.” dedi. Aradığım herkes “İyiyiz.” diyebildi ancak. Annemin telefonu çaldı sonra; dayım, enkaz altında kalan eşi ve oğlu için 270 kilometre uzaktaki ablasından yardım istiyordu. “Ulaşabildiğiniz herkesi buraya yollayın.” diyordu dayım. Biz sandık ki, sadece dayımların evi yıkılmış…

Dakikalar ilerledikçe o bölgedeki bütün binaların yıkıldığını ve gecenin sessizliğini bozan gök gürlemelerinin ötesinde insanların yardım çığlıklarıyla göklerin inlediğini anladık.

Meğerse “İyiyiz.” demek sadece “Yaşıyoruz.” demekmiş. Aç, susuz, çıplak, korkmuş, tehlikede, yaralı, sevdiklerini kaybetmiş olsa da kimse “Kötüyüz.” diyemedi, demedi.


6 Şubat 2023, Pazartesi saat 05.39’da ilk mesajı Adana’dan Banu attı; “Herkes iyi mi?” Besime, Aysun ve Dilan Mersin’den “İyiyiz.” dedi. Seval Hatay’dan “İyiyiz.” dedi. Bu “İyiyiz.” sadece “Yaşıyoruz.” demek olandı. Yücel, “İnşallah büyük kayıplar yaşamayız.” diye yazmış. Türkiye’de yaşayan hiç kimsenin tahmin bile edemeyeceği kayıplardı ne yazık ki yaşanan. Sonra diğer şehirlerden haberler gelmeye başladı. “Adana’da 14 katlı bina yıkılmış.”, “Urfa’da 5 kişi yaşamını yitirmiş.”

Ben “İyiyiz.” diye yazamamışım. “Hatay çok kötüymüş. Kuzenimle yengem göçük altındaymış.” diyebilmişim. Sena, “Paylaşmamız gereken bir şey varsa göçük altında kalanlarla ilgili…” diye mesaj atınca kendimize geldik. Evet, sadece dua etmenin dışında yapılacak çok şey var.

Ailem zor durumdaydı. İşte o an yalnız olmadığımı hissettiren, yüzlercesinin tek bir kelimeyle ellerinden gelen her şeyle bana destek olacağını bildiğim “Öğretmen Ağı” aileme sığındım.

Yıllar önce Tolstoy’un “İnsan ne ile Yaşar?” kitabını okumuştum. O gün anladım, 6 Şubat ve sonrasında yaşadım.

“İnsan insanla yaşar.
İnsan sadece sevgiyle yaşar.”

Seval yazdı sonra “Enkaz altında çok insan var.” diye. Yaşayan akrabaları olanlar şanslıydı. Bir de bizim gibi her koşulda “Ne yapabilirim?” diye düşünen insanlarla temas edenler. Deprem bölgesinde insanlar telefonla birbirine ulaşamıyordu. Başka şehirlerde yakınları olanlar, onlar arasındaki iletişimi sağlamaya çalışıyordu. Saat 06.17’de Günalp de katıldı aramıza. Dayımların adresini paylaştım, “Orada tanıdığı olan bir çekiçle oraya gitsin.” dedim çünkü o an anladık ki bütün Türkiye derin bir uykuda. Uyanık olanların bir kısmı göçük altında bir kısmı da büyük bir şokta.

05.42’te Millî Eğitim Müdürlükleri okulları tatil edildiğini açıkladı. Sonra gruptan adresler gelmeye başladı. Telefonu yanında olan yardım isteyebilmişti. Saat 09.51’de kuzenimle yengemi oraya yönlendirdiğimiz tanıdıklar ve duyarlı birkaç insan göçük altından çıkarmıştı. Yengemi bir pazar arabasında, kuzenimi ise sırtlarında 2 kilometre taşımış, bir arabaya bindirmişlerdi. Araba yıkıntılar içinde Mersin’e hastaneye doğru yola çıkmıştı. Sevincimi yine gruptan, ailemle paylaştım. Evlere giremediğimiz ve telefonun şarjını dikkatli kullanmamız gerektiği için sadece bu grubu takip etmeye karar vermiştim. Ne kadar doğru bir karar olduğunu ilerleyen günlerde anladım.

Bahar; Millî Eğitim Bakanlığı’nın bir haftalık tatil kararı aldığı illerin listesini yolladı. Bir değil, iki değil tam 10 il. Sonra Ergün bize çok önemli bir şeyi hatırlattı. “99 depremini yaşamış biri olarak sormak zorundayım.” diyerek, ihtiyaçların güvenilir birileri aracılığıyla öncelikle bireysel daha sonra çevremizi organize ederek karşılanması gerektiğini söyledi. Bir de bilginin kimden geldiğini sordu. O an “teyitli bilgi”nin önemi ortaya kondu.

Teyzemleri aradım, sonra amcam, halalarım, arkadaşlarım, komşularım… yıkılan ev haberleri, zar zor kendini dışarı atabilenler. Eniştemle konuştum, ninemi gece çıkaramamışlar evden. Gün aydınlanınca kuzenlerle oraya gidiyorlardı. Telefon kesildi. Kim bilir neler yaşadı saatlerce yıkık duvarlar arasında ninem. Babamı arayanlar oldu başsağlığı dilemek için, ölmemiş ninemi erkenden mezara koydular ama mucizeler da yaşandı o anlarda. O şehirden çıkan her insan gibi ninem de bir mucize yaşamıştı. Dışa doğru yıkılan duvarın arasından girip ninemi burnu bile kanamadan çıkarmışlardı.

Erkek kardeşim Mısır’da yaşıyordu “Abla ben geliyorum.” dedi. Biz daha Mersin’den kıpırdayamadan o arabasına eşya doldurmuş Antakya’ya varmıştı bile ikinci gün. Bu sırada AFAD boyutları yeni fark ediyordu. Kim nereye yetişebilirdi ki? “Önceliğin arama kurtarmaya verilmesi nedeniyle, yardım yollayabilirsiniz.” diye mesaj paylaşıldı.

Bir şehir düşünün. Her yer yıkık, hava buz gibi, su yok, yemek yok. Yardım gönderen de yok. Sanılıyor ki bütün yollar ya yıkılmış ya da tıkalı. Herkes birbirini beklemiş meğerse. Deprem nedeniyle kapatılan yolları Betül paylaştı “güvenilir kaynak” notuyla. Tam “bitti” derken 13.27’de tekrar sallandık. 7,5.

Saat 17.00 oldu. Şanslı olanlar, yakıt olmayan arabaların içinde saatlerce yardım gelmesini beklediler. Sarsıntılar devam ediyor. Ne gelen var ne giden. Yakıtı olan da yollar kapalı sanıyor. Kenan Hoca mesaj atmış; “Serpil nasılsın?” diye. “Sevdiklerim soğukta ve yakıtları yok, bu gece böyle geçecek mecburen.” dedim…


Serpil Hizmetçi Hakkında

1980 yılında Libya, Tobruk’ta doğdu. 2002 yılında Çukurova Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü‘nden mezun oldu. Bir yıl Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde sınıf öğretmenliği yaptı. Yüksek lisans olarak, 2007 yılında Çukurova Üniversitesi İlköğretim Anabilim Dalı‘ndan ‘İlköğretim 5. Sınıf Öğrencilerinin Ödev Stilleri ile Akademik Başarıları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi’ adlı tezi tamamlayarak mezun oldu. Halen Mersin ilinde sınıf öğretmeni olarak çalışıyor. Çevrimiçi gönüllü çalışmalara katılıyor. Bir yıldır Bambu Eğitim Platformu’nda gönüllü eğitmenlik yapmakta. 2019 yılından bu yana Öğretmen Ağı Değişim Elçisi olarak Ağ içerisindeki çalışmalarda yer almakta.


Öğretmen Ağı; öğretmenlerin, meslektaşları ve farklı disiplinlerden kişi ve kurumlarla bir araya gelerek güçlendiği bir paylaşım ve işbirliği ağıdır. Ayrıntılı bilgi için tıklayın.